CORONA VİRÜS VE KÂR MAHRUMİYETİ

CORONA VİRÜS VE KÂR  MAHRUMİYETİ

Av.Murat Başman

Akaryakıt ve LPG dağıtım şirketleri asıl ve genelde ek sözleşmelerle bayiye asgari mal alma taahhüdü yüklemektedirler. Genel olarak bunun amacı bayinin mal satımındaki gayretini artırmak ve yine dağıtım şirketinin de yıllık dağıtım planını ve kanunun kendilerine yüklediği asgari dağıtım miktarını tutturmaktır. Ancak asıl amaç bu olsa da dağıtım şirketleri asgari alım taahhüdünü ileride bayiye baskı aracı kurmak maksadıyla sözleşmelerinde yer vermektedirler. Zira asgari alım miktarını tutturamayan bayilere bayilik sözleşmelerinin uzatılmaması halinde tazminat ödeme konusunda baskı yapılması amacıyla kullanılan bu taahhüt, Yargıtay uygulamasıyla son yıllarda bir nebze olsun kontrol altına alınmış bulunmaktadır.

Ancak asgari alım miktarının bayinin açıkça aleyhine ve onun durumunu güçleştirici miktarda olması halinde TBK Md.27 hükmüne göre hukuka, ahlaka ve kamu düzenine aykırılıktan mahkemece hükümsüzlüğe karar verilebilecektir.

Ancak asgari alım taahhüdünün TMK Md.27 hükmüne aykırı olmaması durumunda, sözleşmeler ve varsa eklerinde yer alan yıllık asgari alım taahhüdüne uymama halinde, TBK 179/II de yer alan ifaya eklenen ceza koşulu söz konusu olmaktadır. Bu durumda dağıtıcı hem ifayı hem de cezai şartı talep edebilecektir.

Maddeye göre dağıtıcı iki halde ceza koşulunu talep edemez. Bunlardan ilki ceza koşulunu isteme hakkından açıkça vazgeçmedir. Diğeri ise, alacaklı çekince koymadan ifayı kabul etmiş veya sözleşmeden doğan edimlerini ifa etmeye devam etmişse bu durumda da ceza koşulunu talep edemez.

Bu konuda Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin E:2014/720-K:2014/3105 sayılı ilamında, TBK 179/II de tarif edildiği şekilde geriye dönük olarak asgari alım taahhüdünden doğan kar kaybının hangi koşullarda istenebileceği net olarak açıklanmıştır.

Karara göre, bayinin yıllık asgari ürün alımı taahhüdü bulunmasına rağmen yıllar itibariyle bu taahhüde uyulmamış ise dağıtıcı firmanın, TBK’nun 179/II. md. uyarınca hem ifayı hem de ceza koşulunu talep edebilmesi için takip eden yılda henüz bayie mal vermeden önce ceza koşulu ile ilgili “çekince” (ihtirazi kayıt) bildirmesi ya da bu konuda bayie noterden bir ihtarname göndermesi gerekir. Çekince için bir şekil şartı getirilmemiştir. Tedarikçi, taahhüde aykırı davranılmış olan yılı takip eden yeni yıldaki ilk fatura ve irsaliyeye koyacağı bir açıklama (şerh) ile bu koşulu yerine getirebilir. Bu şekilde bir çekince (ihtirazi kayıt) konulduktan veya ihtar çekildikten sonra tedarikçi (sağlayıcı) firma, mal vermeye (ifaya) devam etse bile önceki yıla ilişkin ceza koşulu alacağını sözleşme zamanaşımı süresi içinde her zaman talep edebilir. Sonraki yıllarda da aynı kural geçerlidir. Tekrarlamak gerekirse, her yıl sonunda bir önceki yıla dair ceza koşulunun istenebilmesi, takip eden yılda henüz ifaya başlanmadan önce çekince (ihtirazi kayıt) bildirilmesi veya ihtar çekilmesine bağlıdır. Bunlar yapılmadan müteakip yılın ifası gerçekleşmişse artık bir önceki yıla ait ceza koşulu istenemez. Çekince konmuş veya ihtar çekilmiş olan yıllarla ilgili ceza koşulunun istenebileceği ise kuşkusuzdur.

179/ II. Maddesinde öngörülen hüküm, emredici nitelikte olmadığından taraflar, sözleşme serbestisi ilkesi gereğince aralarında farklı bir düzenleme yapabilirler. Örneğin, sözleşmenin feshi halinde hem cezai şart hem de kar mahrumiyeti ödeneceğini kararlaştırabilirler. Ancak sözleşmenin feshi halinde cezai şart ödeneceğinin kararlaştırılmış olduğu hallerde, Yargıtay HGK’nun 20.01.2013 T. 2012/19-670 E. 2013/171 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, sözleşme süresi içinde çekince konmadan uzun süre ifaya devam edilmesi üzerine borçluda, “ceza koşulu istenmeyeceği” ne dair haklı bir güven oluşmuş ise oluşan bu haklı güven ve dürüstlük ilkesi nedeniyle önceki yıla veya yıllara ait ceza koşulları talep edilemez.

Yine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin son kararlarında Dairenin yerleşmiş içtihatları sözleşmenin kalan kısmını aşmamak kaydıyla davacının benzer bölgede bayilik ilişkisi kurması için gereken süre kadar kar mahrumiyeti istenebileceği yönünde olup” denmek suretiyle sözleşme süresi boyunca kar mahrumiyeti adı altında ceza koşulu talep edilemeyeceğini  açıkça belirtmiştir.

Yukarıda yapılan hukuki açıklamalar ışığında dünyayı ve ülkemizi tehdit altında bulundurun Corona Virüs salgını karşısında ortaya çıkan beklenmeyen halde, dağıtım şirketlerinin bu sürece dair kar mahrumiyetini talep edip edemeyeceği konusu da bayilik sözleşmelerinin son bulduğu tarihte gündeme gelebilecektir. Bu sebeple bu süreçte bayi hukuki bir başvuruda bulunmalı mıdır ?

Bayilik sözleşmesinin süresinde ya da süresinden önce bittiği tarihte dağıtım şirketince açılacak bir kar mahrumiyeti davasında, bayinin bu döneme dair beklenmeyen hal iddiası olabilecekse de, önceden bunun dağıtım şirketine ihbar edilmekle, onun sözleşmeye devam edip etmeyeceği, akaryakıt, LPG ikmaline devam edip etmeyeceği iradesi de ortaya çıkacaktır. Bu sebeple tüm akaryakıt ve LPG bayilerine, dünyayı ve ülkemizi tehdit altında bulundurun Corona Virüs salgını karşısında ortaya çıkan bu beklenmeyen halin yapılan taahhütleri olumsuz etkilediği, taahhütlerin yerine getirilemeyeceğinin sübjektif değil objektif olarak değerlendirilmesi gerektiği hususunun ihbar edilmesini tavsiye ederiz.

Twitter Digg Delicious Stumbleupon Technorati Facebook

Henüz yorum yok, ilk yorumu yazabilirsiniz! :)

Türkiye'nin Enerji Hukuku Sitesi